AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN 2004 YILI İLK YARISINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

HAVADİS

 

1) REEL KESİM

1-A) BÜYÜME

1-B) SANAYİ

1-C) İSTİHDAM

 

2) FİNANSAL KESİM

2-A) FİYATLAR

2-B) PARASAL GÖSTERGELER

2-C) FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI

 

3) KAMU MALİYESİ KESİMİ

 

4) DIŞ TİCARET KESİMİ

 

BAZI DEĞERLENDİRMELER VE TEKLİFLER

 

 

 

HAVADİS:

            Türkiye ekonomisi, iyileşme sürecine adım atmıştır. 1999-2001 dönemindeki zorlu kriz sürecinden sonra belli ölçüde rahatlama devresine geçilmiştir. Uygulanan politikalar ve geleceğe yönelik hedef tespitleri, iyileşmenin kalıcı hâle getirilmesini sağlama amaçlıdır. Krize giriş birkaç yılın sonucu olmadığından, ekonominin normal seyrine gelişi de belirli bir süreyi gerektirmektedir. Atılan adımlar sağlıklı olduğu takdirde, ekonominin orta vadede rayına gireceği ifade edilebilir.

 

            2004 yılı ilk yarısına ilişkin analizlere geçmeden evvel, Türkiye’de ve dünyada meydana gelen bazı sosyo-ekonomik, siyasî ve kültürel gelişmelere yer verilecektir. Ekonomi sosyal bir bilim olduğuna göre, ilgili değerlendirmelerin de geniş bir bakış açısı dahilinde yapılmasına ihtiyaç vardır:

 

·         1 Ocak: SSK-Sağlık Bakanlığı hastahanelerinin ortak kullanımına ilişkin protokol, tüm illerde uygulamaya geçirildi.

·         5 Ocak: İsrail hükûmeti, Türkiye’den su alımını öngören “Manavgat Suyu” anlaşmasını onayladı.

·         6 Ocak: Suriye devlet başkanı Beşşar Esad, Türkiye’ye geldi. Esad, 57 yıllık aradan sonra Türkiye’yi ziyaret eden ilk Suriye devlet başkanıdır.

·         13 Ocak: İçişleri Komisyonu, Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısı’nı aynen kabul etti.

·         27 Şubat: Tekel’in alkollü içkiler işletmesi özelleştirildi. İşletme, “Nurol-Limak-Özaltın-Tütsab Ortak Girişim Grubu”na devredildi.

·         14 Mart: Dünyanın 20 dev şirketinin yöneticileri İstanbul’da bir araya geldi.

·         28 Mart: Yerel seçimler yapıldı. Seçim sonuçları şöyle (İl genel meclisi oy oranları): AKP %41,9, CHP %18,0, MHP %10,4, DYP %10,1, SHP %4,8, SP %4,1, Diğer %10,8.

·         24 Nisan: Kıbrıs’ın birleştirilmesine ilişkin referandum yapıldı. Seçmenlerin Annan Planı’na yönelik tercihleri şöyle gerçekleşti: Kuzey Kıbrıs: %64,91-Evet, %35,09-Hayır. Güney Kıbrıs: %75,83-Hayır, %24,17-Evet.

·         1 Mayıs: AB, 10 yeni ülkeyi daha bünyesine aldı. Yeni üyeler: Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Letonya, Estonya, Kıbrıs Rum Kesimi, Malta.

·         11 Mayıs: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr.Hilmi Güler, Türkiye’de 1 milyar tonluk yeni bir bor rezervinin bulunduğunu, böylece dünya toplam bor rezervinde Türkiye’nin payının %72’ye yükseldiğini ifade etti.

·         17 Mayıs: “Ekonomi Koordinasyon Kurulu” oluşturuldu. Başkanlığına, Başbakan Yardımcısı Doç.Dr.Abdüllatif Şener getirildi.

·         24 Mayıs: Ankara 10.Bölge İdare Mahkemesi, TÜPRAŞ’ın %65,76 oranındaki kamu payının blok olarak satışına ilişkin kararın yürütmesini durdurdu.

·         26 Mayıs: Madenlerin özel sektöre açılmasını öngören Maden Yasa Tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

·         26 Mayıs: İktisat Bankası’nın eski sahibi Erol Aksoy’un 38 şirketine ve mallarının tamamına, TMSF’nin talebiyle el kondu.

·         2 Haziran: Türkbank ihalesiyle ilgili kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu, eski Başbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner’in Yüce Divan’a sevk edilmesine karar verdi.

·         2-6 Haziran: II. OECD KOBİ’lerden Sorumlu Bakanlar Konferansı, İstanbul’da gerçekleştirildi.

·         3 Haziran: OPEC’in Beyrut’ta gerçekleştirilen zirvesinde, petrol varil fiyatının düşürülmesi maksadıyla üretimin artırılması kararı alındı.

·         7 Haziran: Farklı dillerdeki ve lehçelerdeki ilk televizyon yayını, TRT’de Türkçe alt yazılı olarak başladı.

·         9 Haziran: Yargıtay 9.Ceza Dairesi, kapatılan DEP’in 4 eski milletvekili hakkındaki infazı durdurarak tahliye edilmelerine karar verdi.

·         9 Haziran: ABD’nin Georgia eyaletinde gerçekleştirilen G-8 Zirvesi’nde liderler bir araya geldi. Zirve’ye Başbakan R.T.Erdoğan da katıldı.

·         14-16 Haziran: İKÖ 31.Dönem Dışişleri Bakanları Toplantısı, İstanbul’da yapıldı. Örgüt’ün yeni genel sekreteri Türkiye’den; Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu.

·         15 Haziran: TBMM Genel Kurulu, eski Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile eski Devlet Bakanı Recep Önal’ı Yüce Divan’a sevk etti.

·         18 Haziran: Brüksel’de yapılan AB Zirvesi’nin kapanış bildirgesinde, Türkiye’nin “Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdiğine karar verildiği takdirde, AB ile üyelik müzakerelerine başlanacağı” sözü teyit edildi.

·         28-31 Haziran: NATO’nun 26 üyesinin devlet ve hükûmet başkanları, İstanbul’da toplandı.

 

 

Burada, mevcut veriler ışığında Türkiye ekonomisinin 2004 yılı ilk yarısına ilişkin sektörel analizler yapılmaktadır:

 

 

1)REEL KESİM

1-A)BÜYÜME:

Ekonomik büyümeye ilişkin veriler, Tablo 1’de yer almaktadır.

 

TABLO 1: BÜYÜME (GSMH) ORANLARI (%)

YILLAR

BÜYÜME ORANI

1999

-6,4

2000

6,3

2001

-9,5

2002

7,8

2003

I.çeyrek

II.çeyrek

III.çeyrek

IV.çeyrek

5,9

7,4

3,6

5,6

7,2

2004 (hedef)

I.çeyrek

5,0

12,4

Kaynak:DİE

 

 

            Ekonomide 2001 sonrasında büyüme trendine girilmiştir. 2002’de %7,8; 2003’te ise hedef %5 olmasına rağmen, bu oran da aşılmış ve %5,9 oranında büyüme kaydedilmiştir. 2004 yılı ilk çeyreğinde sağlanan büyüme ise %12,4 gibi yüksek bir orandadır. (Bkz. Tablo 1) Bu, dönemler itibariyle büyüme istatistiklerinin tutulduğu 1987 yılı sonrasında ulaşılan ikinci en yüksek orandır. En yüksek oran, %12,6 ile 1995 yılının ikinci çeyreğinde gerçekleşmişti.

 

            2004 yılı hedef büyüme oranı da 2003‘te olduğu gibi %5’tir. 2004 yılı ilk çeyreği büyüme oranı, 2003 yılının aynı döneminde sağlanan orana göre çok yüksek seviyede gerçekleşmiştir. Buradan hareketle kabaca kıyaslama yapılacak olursa, 2003’tekine benzer bir trendin sergilenmesi halinde, 2004 büyüme oranının da hedeflenenin üstünde gerçekleşeceği belirtilebilir.

 

            İlk çeyrekte sabit fiyatlarla GSYİH büyüme hızı %10,1’dir. Bazı alt sektörlerde aynı dönemde sağlanan büyüme oranları ise sabit fiyatlarla şöyle olmuştur: Tarım %-7,5; Sanayi %10,3; İnşaat %2,9; Ticaret %16,3; Ulaştırma ve Haberleşme %4,3; Finansal Kuruluşlar %0,6; Serbest Meslekler ve Hizmetler %8,6.

 

            DİE’den yapılan açıklamaya göre, 2004 yılı ilk çeyreği itibariyle GSMH, cari fiyatlarla 79.442.962 Milyar TL, 1987 yılı fiyatlarıyla ise 27.295 Milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Böylece, 2004 yılının ilk çeyreğinde 2003 yılı aynı dönemine göre gelişme hızı; cari fiyatlarla %17,5, sabit fiyatlarla ise %12,4 olarak tahmin edilmiştir.

 

 

1-B)SANAYİ:

İmalat sanayiindeki üretim artış oranları, alt sektörler itibariyle Tablo 2’de yer almaktadır.

 

TABLO 2: ÜRETİM ARTIŞI (Ocak-Mayıs)

İKTİSADÎ FAALİYET KOLLARI

ÜRETİM DEĞİŞİMİ (%)

2003

2004

TOPLAM SANAYİ

5,5

13,2

Madencilik Sektörü

-16,6

-4,2

İmalat Sanayii Sektörü

6,4

14,6

Elektrik, Gaz ve Su Sektörü

7,5

6,8

Kaynak:DİE

 

 

            Sanayi sektöründe, 2003 yılına göre 2004’te önemli ölçüde artış meydana gelmiştir. Artış oranı %5,5’ten %13,2’ye yükselmiştir. Alt sektörler itibariyle madencilik hariç diğerler alanlarda artışlar kaydedilmiştir. Fakat belirtilmelidir ki madencilik sektöründeki üretim gerilemesinde belirgin bir azalma olmuştur. Nitekim 2003’te %16,6 olan üretim düşüşü, 2004’te %4,2 olarak gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 2)

 

 

TABLO 3: KAPASİTE KULLANIM ORANLARI (%)

 

2002

2003

2004

Ocak

73,9

74,9

77,2

Şubat

71,0

71,9

73,4

Mart

75,3

78,3

82,3

Nisan

73,8

75,9

76,5

Mayıs

75,7

78,7

84,3

Haziran

76,4

80,1

84,5

Temmuz

77,5

79,8

 

Ağustos

76,4

79,3

 

Eylül

79,7

83,5

 

Ekim

80,4

80,4

 

Kasım

77,2

79,6

 

Aralık

76,5

79,5

 

Kaynak:DİE

 

 

            Aylar itibariyle dikkate alındığında, kapasite kullanım oranında (KKO) önceki senelere nazaran önemli artışlar sağlanmıştır. Nitekim 2003 yılı aylık KKO, önceki yıllara göre daha yüksek idi. Bu eğilimin 2004 yılında da geçerliliğini muhafaza ettiği görülmektedir. 2004 yılı ilk yarısında, aylar itibariyle sağlanan KKO, önceki yılların ulaşılan en yüksek oranlarıdır. (Bkz. Tablo 3)

 

            2004 yılı ilk yarısında ulaşılan en yüksek KKO, %84,5 ile Haziran ayındadır. (Bkz. Tablo 3) İlk altı ay itibariyle ortalama KKO ise %79,7’dir.

 

 

TABLO 4: TAM KAPASİTE İLE ÇALIŞAMAMA SEBEPLERİ (%) (Ocak-Haziran)

 

2003

2004

İç Pazarda Talep Yetersizliği

67,0

63,2

Dış Pazarda Talep Yetersizliği

12,5

15,2

Malî İmkânsızlık

2,7

1,6

Yerli Mallarda Ham Madde Yetersizliği

3,9

2,9

İşçilerle İlgili Meseleler

1,5

3,4

İthal Mallarda Ham Madde Yetersizliği

1,2

1,4

Kaynak:DİE

 

 

            2004 yılı ilk altı ayında “tam kapasite ile çalışamama” için belirtilen sebeplere ilişkin nispî sıralama, 2003 yılı aynı dönemindekilerle büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Ortaya çıkan sonuçlar ve ilgili değerlendirmeler şu şekildedir: “İç pazarda talep yetersizliği” düşmüş; “Dış pazarda talep yetersizliği” artmıştır. İç piyasanın canlanması olumlu olmakla beraber, dış piyasalarda meydana gelen talep daralması olumsuz bir nitelik arz etmektedir. Halbuki krizden çıkışı sağlayacak en önemli faktör ihracattır. Malî imkansızlığa ilişkin olumsuzluklarda meydana gelen düşüş de lehte gelişmenin habercisidir. (Bkz. Tablo 4)

 

 

TABLO 5: YENİ KURULAN ŞİRKETLER, KOOPERATİFLER VE FİRMALAR (Ocak-Haziran)

 

2003

2004

Değişim (%)

Yeni açılan şirketler ve koop.

16.259

21.425

31,8

Kapanan şirketler ve koop.

2.704

3.399

25,7

Yeni açılan firmalar

17.949

20.641

15,0

Kapanan firmalar

7.124

8.298

16,5

Kaynak:DİE

 

 

            2003 yılının ilk altı ayına göre 2004 yılının aynı döneminde, şirket ve kooperatif açılışlarında %31,8 oranında artış meydana gelmiştir. Kapanan şirket ve kooperatif sayısı da artmış olup, bu artış %25,7 oranındadır. Firmalar açısından değerlendirildiğinde; açılışlarda ve kapanışlarda, şirketlere ve kooperatiflere paralel bir gelişim meydana gelmiştir. Nitekim, firma açılışlarında %15, kapanışlarında ise %16,5 oranında artış olmuştur. (Bkz. Tablo 5)

 

 

1-C)İSTİHDAM:

            DİE, Hane Halkı İş Gücü Anketi sonuçlarına göre, 2004 yılının ilk çeyreği itibariyle kurumsal olmayan nüfusa ilişkin istihdam durumu Tablo 6’da yer almaktadır.

 

TABLO 6: KURUMSAL OLMAYAN NÜFUSUN İŞ GÜCÜ DURUMU (000 kişi)

 

2003

2004

 

I. Çeyrek

I. Çeyrek

KURUMSAL OLMAYAN SİVİL NÜFUS

 

 

(15 VE ÜSTÜ YAŞ)

48.587

49.482

 

 

 

 

İŞ GÜCÜ DURUMU

23.088

22.732

   İstihdam Edilen

20.244

19.902

   İşsiz

2.844

2.830

 

 

 

İŞ GÜCÜNE KATILMA ORANI (%)

47,5

45,9

 

 

 

İSTİHDAM ORANI (%)

41,7

40,2

İŞSİZLİK ORANI (%)

12,3

12,4

   Genç Nüfusta (15-24 yaş) İşsizlik Oranı

22,0

23,7

 

 

 

EKSİK İSTİHDAMDA OLANLARIN

İŞ GÜCÜNE ORANI (%)

 

5,0

 

5,2

   Genç Nüfusta (15-24 yaş) İşsizlik Oranı

7,3

5,5

Kaynak:DİE

 

 

            Kurumsal olmayan sivil nüfusta, 2003’ün ilk çeyreğine nazaran 2004’ün aynı döneminde artış meydana gelmiştir. Önceki yıl 48.587.000 olan nüfus, 49.482.000’e yükselmiştir. İstihdam edilenlerin sayısında düşüşün yaşandığı aynı dönemde, iş gücüne katılım oranı da %47,5’ten %45,9’a gerilemiştir. (Bkz. Tablo 6)

 

            2003’ün ilk çeyreğine kıyasla 2004’ün aynı döneminde, işsizlik oranı %12,3’ten %12,4’e yükselmiştir. Bu çerçevede, 15-24 yaş arası genç nüfusta işsizlik oranı da (Önceki dönemlerde bu kesimi ifade için “Eğitimli Genç Oranı” tabiri kullanılmaktaydı.) yükselmiş ve %22 olan bu oran, %23,7 olarak gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 6)

 

 

2)FİNANSAL KESİM

2-A)FİYATLAR:

            “Fiyat istikrarının sağlanması” politikası çerçevesinde izlenen stratejiler, önemli ölçüde başarılı olunmasına imkân sağlamıştır. Yılların getirdiği bir düşünce olarak, adeta kırılamayacağı farz edilen enflasyon zincirinin halkalarında belirgin gevşemeler sağlanmıştır. Özellikle petrolde olmak üzere çeşitli girdilerde meydana gelen fiyat değişikliklerinin olumsuz yansımaları görülmekle beraber, enflasyondaki düşüş trendinin akamete uğramayacağı belirtilebilir.

 

Fiyatlarda meydana gelen değişmeler, Tablo 7’de ve 8’de yer almaktadır.

 

TABLO 7: FİYATLARDAKİ GELİŞMELER (Aylık)

 

TEFE

 

TÜFE

 

2002

2003

2004

 

2002

2003

2004

Ocak

4,2

5,6

2,6

 

5,3

2,6

0,7

Şubat

2,6

3,1

1,6

 

1,8

2,3

0,6

Mart

1,9

3,2

2,1

 

1,2

3,1

0,9

Nisan

1,8

1,8

2,6

 

2,1

2,1

0,6

Mayıs

0,4

-0,6

0,0

 

0,6

1,6

0,4

Haziran

1,2

-1,9

-1,1

 

0,6

-0,2

-0,1

Temmuz

2,7

-0,5

 

 

1,4

-0,4

 

Ağustos

2,1

-0,2

 

 

2,2

0,7

 

Eylül

3,1

0,1

 

 

3,5

1,9

 

Ekim

3,1

0,6

 

 

3,3

1,4

 

Kasım

1,6

1,7

 

 

2,9

1,6

 

Aralık

2,6

0,6

 

 

1,6

0,9

 

Kaynak:DİE

 

 

            “Bir önceki aya göre değişim” oranları açısından, gerek TEFE’de gerekse TÜFE’de dalgalı bir seyir izlenmekle beraber, düşük oranlı bir enflasyon sürecinin yaşandığı ortaya çıkmaktadır. Dahası, 2003 yılında olduğu gibi, 2004’te de negatif enflasyon oranlarına şahit olunmuştur. Hem TEFE’de hem de TÜFE’de Haziran ayı itibariyle gerçekleşen enflasyon oranları negatiftir. (Bkz. Tablo 7)

 

 

TABLO 8: FİYATLARDAKİ GELİŞMELER (Yıllık)

 

TEFE

 

TÜFE

 

2002

2003

2004

 

2002

2003

2004

Ocak

92,0

32,6

10,8

 

73,2

26,4

16,2

Şubat

91,8

33,4

9,1

 

73,1

27,0

14,3

Mart

77,5

35,2

8,0

 

65,1

29,4

11,8

Nisan

58,0

35,1

8,9

 

52,7

29,5

10,2

Mayıs

49,3

33,7

9,6

 

46,2

30,7

8,9

Haziran

46,8

29,6

10,5

 

42,6

29,8

8,9

Temmuz

45,9

25,6

 

 

41,3

27,4

 

Ağustos

43,9

22,7

 

 

40,2

16,2

 

Eylül

40,9

19,1

 

 

37,0

23,0

 

Ekim

36,1

16,1

 

 

33,4

20,8

 

Kasım

32,8

16,2

 

 

31,8

19,3

 

Aralık

30,8

13,9

 

 

29,7

18,4

 

Kaynak:DİE

 

 

            “Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim” açısından yine düşük oranlı enflasyon süreci söz konusudur. 2003 yılına göre 2004’ün ilk altı ayında gerçekleşen enflasyon oranları, belirgin biçimde düşüktür. Ancak, TEFE oranlarında dalgalı bir seyir gerçekleşmişken, TÜFE’de istikrarlı bir düşüş süreci söz konusudur. (Bkz. Tablo 8)

 

            2003 yılı TEFE-TÜFE hedef oranları sırasıyla %17,4 ve %20 idi. Her iki hedef de realize olmuş ve sırasıyla %13,9 ve %18,4 olarak gerçekleşmişti. 2004 TEFE-TÜFE hedef oranı ise %12’dir. Enflasyondaki bu düşüş sürecini dikkate alarak bu hedeflerin de ulaşılabilir nitelikte olduğunu belirtmek mümkündür. Nitekim, TEFE’de Ocak, TÜFE’de ise Mart ayları itibariyle hedeflere ulaşılmıştır.

 

 

2-B)PARASAL GÖSTERGELER:

2003 yılı sonu ve 2004 yılı ilk yarısı itibariyle parasal göstergeler ve bunlar arasındaki değişim oranları, Tablo 9’da verilmiştir.

 

TABLO 9: PARASAL GÖSTERGELER (Milyar TL)

 

26 Aralık 2003

18 Haziran 2004

DEĞİŞİM (%)

Dolaşımdaki Para

10.128.670

12.881.015

27,2

Vadesiz Mevduat

11.435.478

12.627.650

10,4

M1

21.564.149

25.508.665

18,3

Vadeli Mevduat

59.358.787

71.820.880

21,0

M2

80.922.936

97.329.545

20,3

Döviz Tevdiatı

68.931.864

68.266.718

-1,0

Döviz Tevdiatı (Milyon Dolar)

48.800

45.908

-5,9

M2Y

149.854.800

165.596.263

10,5

Mevduat Bankaları Kredileri

48.018.584

64.128.114

33,5

Kaynak:TCMB

 

 

            18 Haziran 2004 itibariyle 26 Aralık 2003’e göre M1(Dolaşımdaki Para+Vadesiz Mevduat)’de meydana gelen artış %18,3’tür. Bu, piyasada belli ölçüde de olsa hareketin varlığına işaret etmektedir. Aynı tarihler itibariyle vadeli mevduatta da 12,5 katrilyon TL civarında yükselme meydana gelmiş olup, artış oranı %21’e tekabül etmektedir. (Bkz. Tablo 9)

 

            Döviz tevdiatında da nispî bir azalma görülmektedir. 18 Haziran 2004 itibariyle 26 Aralık 2003’e göre döviz tevdiatında Dolar bazında meydana gelen düşüş oranı %6 civarındadır. Bu gelişme, 2003’ün ikinci çeyreği itibariyle dövizde meydana gelen gerileme ve durgunluk dolayısıyla “dolarizasyon” sürecinin kısmen de olsa akamete uğradığı şeklinde yorumlanabilir.

 

            Parasal göstergelerde meydana gelen dikkat çekici gelişmelerden biri ise mevduat bankaları kredileriyle ilgilidir. 26 Aralık 2003 itibariyle 48 katrilyon TL olan kredi hacmi, 18 Haziran 2004 itibariyle 64 katrilyon TL civarına yükselmiş olup, artış oranı %33,5’e tekabül etmektedir. (Bkz. Tablo 9) Söz konusu kredinin ağırlıklı olarak yatırımlara kanalize edilmiş olması halinde ekonomi, orta ve uzun vadede olumlu etkilenecektir. Ancak durum tüketim harcamaları lehine ise aynı ölçüde olumlu etkiden bahsedilemeyecektir.

 

            Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre; Türkiye'de kredi kartıyla yapılan alışveriş ve nakit avans işlemleri, 2004 yılının ilk yarısında, 2003’ün aynı dönemine göre %65,4 artış kaydederek, 28,5 katrilyon TL’ye ulaşmıştır. Kredi kartı sayısı ise, 2003’ün aynı dönemine göre, 6 milyon 159 binlik artış ile 23 milyon 160 bin adede yükselmiştir. İşlem hacminde en çok harcamanın yapıldığı alan ise %19,1'lik pay ile market ve alış veriş merkezleri olmuştur.

 

            BDDK verilerine göre; 2004 yılının ilk altı ayında, bankalar ve özel finans kurumları tarafından verilen tüketici kredilerinde de önemli ölçüde artışlar kaydedilmiştir. 2004 başında 9,4 katrilyon TL olan tüketici kredileri, Haziran sonu itibariyle %59 artışla 16 katrilyon TL’ye yükselmiştir. Söz konusu krediler, ağırlıklı olarak otomobil ve konut alanında kullandırılmıştır.

 

 

2-C)FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARI:

Finansal yatırım araçlarının nominal ve reel getirileri Tablo 10’da yer almaktadır.

 

TABLO 10: SEÇİLMİŞ FİNANSAL YATIRIM ARAÇLARININ NOMİNAL VE REEL GETİRİLER (Haziran)

 

NOMİNAL

GETİRİ (%)

REEL GETİRİ

TEFE (%)

TÜFE (%)

3 AYLIK

MEVDUAT FAİZİ (BRÜT)

BORSA ENDEKSİ (İMKB 100)

DOLAR

EURO

ALTIN (KÜLÇE)

5,5

-12,4

13,1

11,9

9,1

3,9

-13,7

11,4

10,2

7,5

4,7

-13,1

12,2

11,0

8,2

6 AYLIK

MEVDUAT FAİZİ (BRÜT)

BORSA ENDEKSİ (İMKB 100)

DOLAR

EURO

ALTIN (KÜLÇE)

13,3

-0,1

4,3

3,0

-0,1

4,8

-7,6

-3,5

-4,7

-7,6

9,9

-3,1

1,2

-0,1

-3,1

YILLIK

ORT.

MEVDUAT FAİZİ (BRÜT)

BORSA İNDEKSİ (İMKB 100)

DOLAR

EURO

ALTIN (KÜLÇE)

27,0

51,9

-12,6

-0,4

1,8

11,7

33,6

-23,1

-12,4

-10,5

9,0

30,4

-25,0

-14,5

-12,6

Kaynak:DİE

 

 

            DİE tarafından yapılan açıklamaya göre; 1994=100 temel yıllı TEFE karşısında son üç aylık dönemde, seçilmiş yatırım araçları arasında borsa hariç diğer yatırım araçlarında getiri elde edilmiştir. Borsada %14 civarında zarar söz konusudur. En fazla kâr ise %11,4 ile Dolar’da gerçekleşmiştir. (Bkz. Tablo 10)

 

            Son altı aylık dönemde ise mevduat faizi hariç tüm yatırım araçlarında zarar söz konusudur. Mevduat faizi %5 civarında getiri sağlamıştır. En fazla zarar ise borsada ve külçe altında olup, %7,6 oranındadır. (Bkz. Tablo 10)

 

            Yıllık ortalamalar dikkate alındığında ise mevduat faizinde ve borsada kâr; Dolar’da, Euro’da ve külçe altında zarar gerçekleşmiştir. En fazla kâr %33,6 ile borsada, en fazla zarar ise %23,1 ile Dolar’dadır. (Bkz. Tablo 10)

 

            Türkiye’de, 2004 Haziran sonu itibariyle banka sayısı 49 olup bunların dağılımı şöyledir: Kamu-3; Özel-18; TMSF-2; Kalkınma-Yatırım-14; Yabancı-12. Aynı tarih itibariyle özel finans kurumu sayısı ise 5’tir.

 

            “The Banker Dergisi”nin, gerçekleştirdiği “Dünyanın En Büyük 1000 Bankası (Top 1000 World Banks)” sıralamasında yer alan Türkiye bankaları şunlardır: Ziraat Bankası-141., İş Bankası-159., Akbank-186., Yapı Kredi Bankası-222., Garanti Bankası-303., Halk Bankası-409., Dışbank-640., Finansbank-746., Oyakbank-781., Denizbank-798., Vakıfbank-812., Koçbank-823., TEB-991. Pamukbank ve HSBC sıralamada dikkate alınmamıştır.

 

 

3)KAMU MALİYESİ KESİMİ

2004 yılı ilk Ocak-Haziran dönemi bütçe gelişmeleri, Tablo 11’de yer almaktadır.

 

TABLO 11: BÜTÇE İLE İLGİLİ GELİŞMELER (Milyar TL)

 

Ocak

Şubat

Mart

Nisan

Mayıs

Haziran

2004 Hedef

GELİRLER

6.796.416

14.039.632

23.854.372

31.939.541

42.554.518

49.806.057

104.109.000

   Vergi Gelirleri

5.522.915

11.893.118

18.747.845

24.734.371

33.995.506

39.838.651

88.892.821

   Vergi Dışı Gelirler

928.940

1.604.741

4.184.956

5.863.566

6.999.096

8.307.738

13.912.791

   Sermaye Gelirleri

11.954

20.596

32.065

44.683

57.612

73.064

503.386

   Alınan Bağış-Yardım

88.740

181.384

239.062

507.215

589.641

557.913

2

   Alacaklardan Tahsilat

3

8

0

0

0

0

-

   Katma Bütçe Öz Gelirleri

243.864

339.785

650.444

789.706

912.663

1.028.691

800.000

 

 

 

 

 

 

 

 

HARCAMALAR

12.074.776

20.574.912

30.839.543

42.184.253

53.986.291

64.391.353

149.945.082

Faiz Hariç Harcamalar

6.119.750

10.617.949

15.973.351

22.107.107

27.897.077

34.766.186

83.895.082

   Personel Giderleri

3.027.956

5.293.371

7.520.346

9.874.788

12.263.035

14.601.547

28.559.215

   Sos.Güv.Kur. Devlet Primi

304.540

604.830

906.395

1.217.589

1.541.989

1.847.713

3.627.785

   Mal ve Hizmet Alımları

87.233

301.821

853.252

1.431.194

2.111.253

2.877.632

12.049.121

   Cari Transferler

2.517.619

4.141.279

6.249.278

8.645.712

10.588.252

13.347.664

27.463.771

   Sermaye Giderleri

84

1.849

27.746

351.870

727.248

1.255.772

6.408.767

   Sermaye Transferleri

251

500

3.260

10.195

22.968

44.563

404.354

   Borç Verme

144.807

237.022

375.760

538.226

604.986

754.039

3.330.364

   Yedek Ödenekler

37.260

37.277

37.314

37.533

37.346

37.256

2.051.705

Faiz Harcamaları

5.955.026

9.956.963

14.866.192

20.077.146

26.089.214

29.625.167

66.050.000

 

 

 

 

 

 

 

 

BÜTÇE DENGESİ

-5.278.360

-6.535.280

-6.985.171

-10.244.712

-11.431.773

-14.585.296

-45.836.082

 

 

 

 

 

 

 

 

Faiz Dışı Denge

676.666

3.421.683

7.881.021

9.832.434

14.657.441

15.039.871

20.213.918

Kaynak:MB

 

 

            2004 yılı ilk altı ayı itibariyle, bütçe disiplininin belirli ölçüde sağlandığı ifade edilebilir. Haziran ayı itibariyle gelir meblağı 49,8 katrilyon TL’dir. Bu da hedef meblağı olan 104,1 katrilyon TL’nin %48’ine tekabül etmektedir. Gelir kalemleri içinde ağırlıklı pay, her zaman olduğu gibi, vergi gelirlerine ait olup 39,8 katrilyon TL’dir. Haziran ayı toplam gelirleri içinde vergi gelirlerinin payı %80 civarındadır. (Bkz. Tablo 11)

 

            Haziran 2004 itibariyle harcama meblağı 64,4 katrilyon TL’dir. Bu, 2004 hedef harcama meblağı olan 149,9 katrilyon TL’nin %43’üne tekabül etmektedir. Faiz hariç harcama meblağı 34,8 katrilyon TL olup, Haziran ayı toplam harcama meblağının %54’üne tekabül etmektedir. Geriye kalan %46’lık kısmı ise faiz harcamaları oluşturmaktadır ki söz konusu harcamaların vahim boyutunu ifade etmesi açısından bu oran son derece anlamlıdır. (Bkz. Tablo 11) Faiz harcamalarının ağırlıklı kısmını ise iç borç faizleri oluşturmaktadır. Haziran 2004 itibariyle dış borç faizi 3,1 katrilyon TL iken, iç borç faizi 26,4 katrilyon TL’dir.

 

            2004’ün ilk yarısı itibariyle bütçe açığı 14,6 katrilyon TL’dir. Bu, hedef meblağı olan 45,8 katrilyon TL’nin %32’sine tekabül etmektedir. Faiz dışı fazla ise 15 katrilyon TL olup, 2004 sonu hedef meblağı olan 20,2 katrilyon TL’nin %74’ü civarındadır. (Bkz. Tablo 11)

 

 

TABLO 12: İÇ BORÇ DURUMU (Trilyon TL)

 

2002

2003

2004 (Haziran)

MEBLAĞ

149.870

194.387

209.119

VADE (ay)

32,1

25,1

21,6

Kaynak:HM

 

 

            2004 Haziran’ı itibariyle toplam iç borç stoku 209,1 katrilyon TL’dir. İlk altı ayda stokta meydana gelen artış, 14,7 katrilyon TL civarındadır. Ortalama vade de giderek azalmaktadır. Yıl başında 25,1 olan ortalama vade, Haziran ayı itibariyle 21,6 aya gerilemiştir. (Bkz. Tablo 12)

 

 

TABLO 13: DIŞ BORÇ DURUMU (Milyon $)

 

2002

2003

2004 (Nisan)

TOPLAM

131.058

147.035

146.510

 *Kısa Vadeli

16.424

23.013

23.880

 *Orta-Uzun Vadeli

114.634

124.022

122.630

Kaynak:HM

 

 

            Nisan 2004 itibariyle dış borç meblağı 146,5 milyar dolardır. 2003 sonuna göre 525 milyon dolarlık düşüş meydana gelmiştir. İç borcumuzda olmasa bile dış borcumuzda düşüş gerçekleşmesi, sevindirici bir durumdur. Dış borcun yaklaşık %84’lük kısmı orta-uzun vadelidir. (Bkz. Tablo 13)

 

 

TABLO 14: DIŞ BORÇ KOMPOZİSYONU (%)

DÖVİZ CİNSİ

2003

2004 (Nisan)

DOLAR

45,88

48,20

EURO

33,26

31,95

SDR

16,33

15,53

YEN

3,07

2,82

DİĞER

1,46

1,50

Kaynak:HM

 

 

            Nisan 2004 itibariyle dış borç kompozisyonunda, cins açısından 2003 sonu ile kıyaslandığında bir değişme olmadığı görülmektedir. Ancak, Dolar hariç diğer para cinsleri açısından borçlarımızda nispî düşüşler meydana gelmiştir. Borçlar içinde en fazla paya sahip olan para birimleri, yine Dolar ve Euro’dur. Her iki para cinsinden borçlarımız, toplamın %80’i civarındadır. (Bkz. Tablo 14)

 

            Hazine Müsteşarlığı verilerine göre; konsolide bütçe toplam borç stoku, 2003 yılı sonu itibariyle 202,7 milyar dolar iken, bu meblağ 2004 Haziran ayı itibariyle 204,2 milyar dolara yükselmiştir. 2004 yılı Haziran ayı itibariyle alacaklılarına göre konsolide bütçe toplam borç meblağları şöyledir (milyar dolar):

İç Borç Stoku: Piyasa 84,6; Kamu kesimi 56,1;

Dış Borç Stoku: Uluslararası Kuruluşlar 24,1 (IMF 17,0); Hükûmet Kuruluşları 6,5; Ticarî Bankalar 5,7; Tahvil 27,2.

 

 

4)DIŞ TİCARET KESİMİ

Dış ticaret bileşimi ve mal sınıflamasına göre tasnif, Tablo 15’te ve 16’da yer almaktadır.

 

TABLO 15: DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ (000 $) (Ocak-Mayıs)

 

2003

2004

Değişim (%)

İHRACAT

17.888.077

23.123.030

29,3

İTHALÂT

25.110.085

36.957.730

47,2

DIŞ TİCARET DENGESİ

-7.222.008

-13.834.699

91,6

İHRACAT / İTHALÂT (%)

71,2

62,6

 

Kaynak:DTM

 

 

            Ocak-Mayıs döneminde, 2003 yılına göre 2004’te, hem ihracatta hem de ithalâtta artış meydana gelmiştir. Ancak ithalâttaki artış, ihracattakine nazaran yüksektir. 2003 Ocak-Mayıs’ta 7,2 milyar dolar civarında olan dış ticaret açığı, 2004’ün aynı döneminde %91,6’lık artış göstererek yaklaşık olarak 14 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. %71,2 olan 2003 Ocak-Mayıs dönemi “ihracatın ithalâtı karşılama oranı” ise 2004’ün aynı döneminde %62,6’ya düşmüştür. (Bkz. Tablo 15)

 

 

TABLO 16: GENİŞ EKONOMİK GRUPLARIN SINIFLAMASINA (GEGS) GÖRE DIŞ TİCARET BİLEŞİMİ (000 $) (Ocak-Mayıs)

 

2003

 

2004

 

DEĞER

(%)

 

DEĞER

(%)

İHRACAT

 

 

 

 

 

  Sermaye (Yatırım) Malları

1.666.862

9,3

 

2.206.428

9,5

  Ara (Ham madde) Mallar

7.408.125

41,4

 

9.372.915

40,5

  Tüketim Malları

8.709.212

48,7

 

11.485.165

49,7

  Diğer

103.877

0,6

 

58.523

0,3

 

 

 

 

 

 

İTHALÂT

 

 

 

 

 

  Sermaye (Yatırım) Malları

3.559.412

14,2

 

6.690.238

18,1

  Ara (Ham madde) Mallar

18.918.385

75,3

 

24.841.045

67,2

  Tüketim Malları

2.480.756

9,9

 

5.221.610

14,1

  Diğer

151.531

0,6

 

204.837

0,6

Kaynak:DTM

 

 

            Mal sınıflamasına göre dış ticaret bileşimi, 2003 Ocak-Mayıs dönemine göre 2004’te de klasik karakteristiğini sürdürmektedir. İhracatta en fazla pay %49,7 ile tüketim mallarına ait olup, bunu sırasıyla ara mallar ve sermaye malları takip etmektedir. İthalâttaki en yüksek pay ise %67,2 ile ara mallara ait olup, bunu sırasıyla sermaye malları ve tüketim malları takip etmektedir. (Bkz. Tablo 16)

 

            Merkez Bankası, ödemeler dengesi istatistiklerine göre cari işlemler açığı, Ocak-Mayıs 2004 döneminde 8.811 milyon dolara ulaşmıştır. Ödemeler dengesinin, mal ticaretinden sonraki en önemli kalemlerinden olan hizmetlerde de artışlar meydana gelmiştir. Hizmetler dengesi, Ocak-Mayıs 2004 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %54 oranında artarak 2.477 milyon dolarlık fazla vermiştir.

 

            Hizmetler içinde en yüksek paya sahip olan sektörler, turizm ve ulaştırmadır. Ocak-Mayıs 2004 döneminde turizm geliri, 2003’ün aynı dönemine göre %51 civarında artarak 3.651 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Diğer alt sektör olan ulaştırma hizmeti gelirinde de artış meydana gelmiştir. Nitekim gelir, 2003 yılının Ocak-Mayıs dönemine göre %22,1 oranında artmıştır. Bununla beraber, ithalattaki artışa paralel olarak ulaştırma hizmetlerinin bir alt kalemi olan navlun giderlerinde ortaya çıkan %54,7’lik yükselmeden dolayı, taşımacılık giderleri %45,6 oranına çıkmıştır. Böylece net taşımacılık giderleri, 2004 yılı Ocak-Mayıs döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 269 milyon dolarlık artış göstererek 422 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

 

 

 

BAZI DEĞERLENDİRMELER VE TEKLİFLER:

·         Fiyatlarda sağlanan istikrarın elbette birtakım alternatif maliyetleri de olmuştur. İç piyasadaki durgunluk ve buna bağlı olarak istihdamdaki daralma gibi… Üç haneli oranlardan çift haneli oranlara geçilmesi başarısı gösterilmiştir. Dahası, bu seviyelerden sonra, tek haneli enflasyon oranları hedeflenmektedir. Bu irade ile söz konusu hedefe ulaşılmaması için pek bir engel görünmemektedir. Zaten, yılın ilk çeyreğinde bu oranlara ulaşılabilmiştir. Ancak iç piyasa ve paralelinde istihdam meselesi de bu süreçte ihmal edilmemelidir.

·         2000-2001 döneminde, kriz dolayısıyla kredi kartı mağduriyeti ortaya çıkmış ve bu süreçte hem bankalar hem de çok sayıda kart sahibi olumsuz etkilenmişti. Krizden kısmen de olsa çıktığımız bu dönemde, kredi kartı sayısında ve kullanımında artışlar olduğu görülmektedir. Nitekim, Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre; Türkiye'de kredi kartıyla yapılan alışveriş ve nakit avans işlemleri, 2004 yılının ilk yarısında 28,5 katrilyon TL’ye ulaşmıştır. Kredi kartı sayısı ise 23 milyon 160 bin adede yükselmiştir. Ekonomik krizin aşılması sürecinde, iç piyasanın canlanmasına ve işlem hacminin artışına ihtiyaç olduğu göz ardı edilemez. Ancak, atılan adımların da sağlıklı olması gerektiği açıktır. Kredi kartı, ihtiyacı olana ve imkânları nispetinde verilmelidir. Ödeme gücü olmayan kişilere verilecek kartlar ve bunlarla yapılacak gereksiz tüketim, benzer bir krize zemin hazırlamaktan öte bir işleve sahip olmayacaktır.

·         Tüketici kredileri hacmi de piyasanın nabzının ölçülmesinde göz önünde bulundurulabilecek göstergelerdendir. Kredilerdeki artışlar, piyasada canlılığın varlığına işaret eder. BDDK verilerine göre; 2004 yılının ilk altı ayında, bankalar ve özel finans kurumları tarafından verilen tüketici kredileri belirgin bir oranda artmıştır. Nitekim, 2004 başında 9,4 katrilyon TL olan tüketici kredileri, Haziran sonu itibariyle 16 katrilyon TL’ye yükselmiştir. Dolayısıyla, buradan hareketle 2004 yılı ilk altı ayı içinde piyasada belli ölçüde hareketlenmenin yaşandığı ortaya çıkmaktadır. Ancak, belirli şartlar altında… Yani Söz konusu kredilerin uygun alanlarda kullanılması şartıyla… Krediler incelendiğinde, bunların ağırlıklı olarak otomobil ve konut alanında kullandırıldığı görülmektedir. Konut alanında yapılan sarfiyat, inşaat sektöründe canlılığa sebep olacağından olumludur, ancak otomobil için aynı iyimserliği göstermek biraz güçtür. Yerli otomobilin tercih edilmesi halinde, belli ölçüde de olsa ülke ekonomisine katkı sağlayacağı ifade edilebilir. Çünkü otomotiv sektörü, yan sanayisi ile birlikte ekonomi için önem arz etmektedir. Ancak, ithal otomobillere yapılan kredi sarfiyatı, ülkenin dış açığını artırmakta ve yerli piyasaya da olumsuz etkilerde bulunabilmektedir. (İthalât bir ülke için faydalı bir faaliyettir, fakat tüketim mallarından ziyade yatırım ve ara mallarından oluşması şartıyla…) Dolayısıyla kredi kullandırılmasında bu hususların da dikkate alınması gerekmektedir.

·         Türkiye ekonomisinde kaynakların optimal kullanılamaması sorunu vardır. Ne yazık ki sahip olduğumuz kaynaklara ilişkin net bir envanterin de mevcut olmadığı ifade edilmektedir. Bu kapsamda, mesela maden rezervimizi gereği gibi değerlendiremediğimiz bilinen bir gerçektir. Gerek Türkiye, gerekse dünya ölçeğinde stratejik nitelik arz eden madenlere özel önem verilmelidir. Taşkömürü, linyit, petrol, demir, krom, bakır, alüminyum, kurşun, çinko, altın, bor, fosfat, kükürt, asbest, fluorit, grafit ve beril sahip olduğumuz yer altı zenginliklerinden bir kısmıdır. Bunlara yönelik ciddi stratejilerin tespitine ve gerekli politikaların uygulanmasıyla ekonomiye olan katkı derecelerinin yükseltilmesine ihtiyaç vardır. Sahip olduğumuz yer altı zenginliklerinden petrolün özel bir önemi vardır. Geçmişten günümüze gerçekleştirilen savaşların ve benzeri mücadelelerin önemli bir kısmının temelinde bu maden yatmaktadır. Ülkemizde petrolün mevcudiyetine yönelik farklı görüş beyanında bulunulmaktadır. Kimilerine göre petrol rezervimiz düşük seviyededir. Kimilerine göre ise yüksek seviyededir. Yüksek olduğunu ileri sürenler şu soruyu da sormaktadır: “Güneyimizdeki ülkelerde zengin petrol rezervi varken, bizdeki petrol rezervinin düşük seviyede olduğu iddiası doğru olabilir mi?” Meselenin hassasiyeti dikkate alınarak, diğer madenler yanında petrole ilişkin çalışmalara özel bir önem verilmelidir. Bu kapsamda, Türkiye’nin petrol envanteri çıkarılmalı ve bu vesileyle rezervin düşük veya yüksek oluşuna ilişkin manipülasyonlar da giderilmelidir. Bu çalışmaların ardından, rezervin seviyesine bağlı olarak gerekli stratejilerin tespitine gidilmeli ve bunların uygulanması safhasına geçilmelidir.

 

 

Dr. Mehmet Behzat Ekinci.

mbekinci@akademiktisat.net

http://www.akademiktisat.net

 

 

 

Kaynaklar

DİE, DPT, HM, DTM, TCMB, MB.

 

 

 

Sayfa Başı