AKADEM<İ>KTİSAT

 

 

FAALİYET RAPORUNDAN ELDE EDİLEN BİLGİLERLE BİR FİRMANIN ORAN ANALİZİNE TABÎ TUTULMASI

 

 

 

İÇİNDEKİLER:

 

GİRİŞ

 

1. LİKİDİTE DURUMUNUN ANALİZİ

1.1.Cari Oran

1.2.Asit – Test Oranı (Likidite Oranı – Hazır Değerler)

 

2.MALÎ (FİNANSAL) YAPININ ANALİZİ

2.1.Yabancı Kaynak / Varlık Toplamı Oranı (Kaldıraç Oranı)

2.2.Öz Sermaye / Varlık Toplamı Oranı:

 

3.KÂRLILIK DURUMUNUN ANALİZİ

3.1.Yatırıma Göre Kârlılığı Gösteren Oranlar:

3.1.1.Net Kâr (Vergiden Sonraki Kâr) / Öz Sermaye Oranı

3.1.2.Dönem Kârı (Vergiden Önceki Kâr) / Öz Sermaye Oranı

3.2.Satışlara Göre Kârlılığı Gösteren Oranlar

3.2.1.Brüt Satış Kârı / Net Satış Tutarı Oranı

3.2.2.Faaliyet Kârı / Net Satış Tutarı Oranı

 

GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

 

 

 

GİRİŞ:

            Finansal yönetim faaliyetinin ilk ve en önemli aşaması olan finansal analiz, bir firmanın geçmiş ve mevcut dönemlerine ait verilerden faydalanılarak yorumlarda bulunulması ve finansal açıdan firmanın durumunun ortaya konulması işlemleridir. Finansal analiz, finans yöneticisinin, işletmenin malî durumunu inceleyerek ileriye yönelik sağlıklı kararlar alabilmesi ve planlama fonksiyonunu yerine getirebilmesi için gereklidir.

 

            Çerçeveli bir şekilde ortaya koymak gerekirse, finansal analiz, şu açılardan önemlidir:

·         Firmanın faaliyetlerinde etkinlik ve başarı derecesinin ölçülmesinde,

·         Firma ile ilgili belirlenen hedeflere ulaşılma derecesinin ölçülmesinde,

·         Hedeflere ulaşmada başarısızlık söz konusu ise, sebeplerini tespit etmede,

·         Geleceğe yönelik planlar hazırlamada, üretilecek mal ve hizmetler, üretim miktarı, bileşimi ve izlenecek fiyat politikası ile ilgili karar almada,

·         Firmanın yükümlülüklerini yerine getirme gücünü tespit etmede,

·         Firma faaliyetlerini denetleme ve değerlendirmede,

·         Firma faaliyetinin her aşamasında uygun kararlar alınmasında...

 

            Finansal analizde, kullanılan birçok araç mevcuttur. Biz bu çalışmamızda, söz konusu araçlardan “oranları (rasyo)” kullanarak ilaç sektöründe faaliyette bulunan “MBE İlaç Sanayii ve Ticaret A.Ş.”nin finansal analizini yapmaya çalışacağız. (Çalışmada, firma ismi saklı tutulmaktadır.)

 

            Çok sayıda ve detaylı oranlar mevcut olmakla birlikte çalışmamızda, bunlardan “Likidite Durumu”, “Malî Yapı”, ve “Kârlılığın Ölçülmesi” ile ilgili olmak üzere üçünü dikkate alacak ve bunların kullanılan belli başlı rasyolarından hareketle analizimizi yapmaya çalışacağız.

 

Analizimizde kullanacağımız metot ise şöyle olacaktır:

·         Öncelikle, kullanacağımız rasyolarla ilgili genel bir bilgi vermeye çalışacağız.

·         Bu çerçevede, gelişmiş (GÜ) ve gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) açısından, tecrübelerle ortaya konan oran standartlarından bahsedeceğiz.

·         Söz konusu şirketin iki yıllık (1998-99) bilanço ve gelir tablolarından elde ettiğimiz verilerden hareketle oranları hesaplamaya ve yorumda bulunmaya çalışacağız.

 

            Sonuç kısmında ise genel bir değerlendirme yaparak, şirketle ilgili finansal analizimizi tamamlamaya çalışacağız.

 

            Çalışmamızda, yararlandığımız temel eser, Dr. Öztin Akgüç’ün “Finansal Yönetim”i olmakla birlikte, başvuruda bulunduğumuz diğer kaynaklar da “Bibliyografya”da belirtilmiştir.

 

 

 

1. LİKİDİTE DURUMUNUN ANALİZİ

Bu analizde kullanılan oranlar, “Likidite Oranları” olarak adlandırılır.

 

            Likidite oranları, firmanın kısa süreli borçlarını ödeme gücünü ölçmek ve çalışma (işletme) sermayesinin yeterli olup olmadığını belirlemek için kullanılır.

 

            Bir firmanın, kısa süreli borçlarını ödemede kullanabileceği iktisadî varlıklar, bilançosunun dönen varlıklar (dönen değerler – cari aktifler) kısmında yer alır.

 

            Dönen varlıklar, bir hesap döneminde, işletmenin normal faaliyeti sonucu paraya çevrilebilen değerler olarak tanımlanmakta olup şu kalemlerden oluşmaktadır:

·         Hazır değerler (kasa – bankalar)

·         Serbest menkul değerler (menkul değerler portföyü – pazarlanabilir finansal varlıklar)

·         Vadesi bir yıldan kısa alacaklar

·         Stok kalemleri

 

            Bu değerler, firmanın vadesi gelen yükümlülüklerinin karşılanmasında kullanılabilirler. Bir firmanın kısa vadeli borçlarını ödeme gücü olup olmadığını tespit edebilmek için dönen varlıkların, kısa vadeli borçların ve her ikisi arasındaki ilişkinin incelenmesi gereklidir.

 

Analizimizde; likidite oranları olarak, cari oran ve asit-test oranından faydalanacağız.

 

 

1.1.Cari Oran

            Cari oran, döner değerlerin (firmanın kısa vadeli yükümlülüklerini karşılamada kullanabileceği iktisadî değerlerin), kısa vadeli yabancı kaynaklara bölünmesi yoluyla hesaplanmaktadır. Şu şekilde formüle edilmektedir:

 

 

                                   Dönen varlıklar

Cari oran = ----------------------------------------

                        Kısa vadeli yabancı kaynaklar

 

 

            Genel kural olarak, bu oranın 2:1 (%200) olmasının yeterli olduğu belirlenmiştir. Ancak, bazı endüstrilerde bu seviyenin üstündeki bir oran yetersiz olarak yorumlanırken; bazılarında da bu oranın altı değerin normal olduğu belirtilmektedir.

 

            Gelişmekte olan ülkelerde, likiditenin çok yüksek olmaması ve kurumsal yetersizlikler dolayısıyla cari oran, 2:1’in altında gerçekleşmektedir. Söz konusu ülkelerde bu oranın 1.5:1 (%150) veya buna yakın bir oran olmasının yeterli olabileceği belirtilmektedir.

 

 

*Hesaplama ve Yorumlama:

 

1998:                                                                         1999:

36.962.428                                                                                                                                 55.507.668

-------------- = 1,68                                                      --------------- = 1,42

22.21.542                                                                                                                                     39.075.896

 

 

            Öncelikle, Batı standartlarına göre değerlendirildiğinde; oranın düşük olduğu görülmektedir. Ancak GOÜ (Gelişmekte Olan Ülkeler) standartlarının 1,5 civarında olması dolayısıyla, yeterli olduklarından bahsedilebilir.

 

            Ancak, her iki yıl kıyaslandığında, 99 yılında düşüş olduğu görülmektedir. 98 yılına göre %8 oranında bir azalma söz konusudur.

 

            Bu durumda, standartlara nispî uygunluktan bahsetmek mümkün olmakla birlikte; döner değerler, kısa vadeli yabancı kaynaklara göre oransal olarak daha az artmış olduğundan, önceki yıla göre 99 yılında, firmanın kısa vadeli yükümlülüklerini karşılama açısından daha riskli olduğu söylenebilir.

 

 

1.2.Asit – Test Oranı (Likidite Oranı – Hazır Değerler)

            Likidite oranı da denilen Asit-Test Oranı, Cari Oranı tamamlayan, onu daha anlamlı kılan bir orandır. Bu oran, hazır değerler (para veya paraya kolaylıkla çevrilebilen değerler) ile kısa süreli alacaklar toplamının, kısa süreli yabancı kaynaklara bölünmesi suretiyle hesaplanmaktadır.

 

 

                                   Hazır değerler + Serbest menkul değerler + Kısa vadeli alacaklar

Asit-Test Oranı = ------------------------------------------------------------------------------------------------

                                                           Kısa vadeli yabancı kaynaklar

 

 

            Bu oran; payında paraya çevrilmesi zaman alabilecek olan değerlere yer verilmediğinden, cari orana göre daha hassas bir ölçü olarak kabul edilmektedir.

 

            Tecrübeler sonucu, bu oranın 1:1 (%100) olması, yeterli kabul edilmektedir. Anlamı: firmanın kısa süreli alacaklarının tamamını tahsil ettiği ve portföyündeki menkul değerleri bilançoda gösterilen tutarları üzerinden paraya çevrilebildiği takdirde, stoklardan satış yapmasa bile, kısa vadeli yabancı borçlarını ödeyebileceğidir.

 

            İncelenen firmanın likidite oranının 1:1’den düşük olması durumunda, söz konusu firma, stoklarını kısa sürede paraya çevirip, borçlarını karşılamakta kullanma imkânına sahipse, oranın 1:1’den küçük olması bir sorun doğurmayabilir. Ayrıca, alıcı sipariş avansları ile çalışan, dolayısıyla yabancı kaynaklarının bir kısmını stokları ile ödeyebilecek firmalarda da bu oran 1:1’den düşük olabilir.

 

            Ülkemizde firmalar, finansman amaçlı olarak, genelde kısa vadeli kaynaklardan faydalandıklarından, likidite oranları Batı standartlarına göre düşüktür. Dolayısıyla bu oranın ülkemiz şartlarında %65-80 arasında olması, normal olarak yorumlanabilir.

 

 

**Hesaplama ve Yorumlama:

 

1998:                                                                         1999:

8.234.060 + 32.794 + 21.767.248                             6.869.989 + 413.937 + 37.272.045

---------------------------------------- = 1,36                     ------------------------------------------ = 1,14

22.21.542                                                                                                                                      39.075.896

 

 

Normal standart 1:1 iken, firmada bu oranlar daha iyi seviyede gerçekleşmiştir.

 

            Yıllar arası karşılaştırmaya göre ise, cari oranda mevcut olan eğilimle burada da karşılaşılmaktadır. Krizden dolayı olsa gerek, 98 yılına göre 99 yılında finansal açıdan oransal bir gerileme söz konusudur.

 

            Buna rağmen firma, her iki yılda da, stoklardan satış yapmasa bile kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayabilecek finansal güce sahiptir.

 

 

 

2.MALÎ (FİNANSAL) YAPININ ANALİZİ

Bu analizde, şu sorulara cevap bulunmaya çalışılır:

·         Firma, ölçülü bir şekilde finanse edilmiş midir?

·         Firmaya kredi verenlerin (orta-uzun vadeli) emniyet payı yeterli midir?

·         Firma, uzun vadeli yükümlülüklerini karşılayabilmekte midir?

 

            Bu analiz çerçevesinde kullanılan oranlar, firmanın faaliyet sonucu zarar etmesi, varlıklarının değerinin düşmesi veya gelecek yıllarda tahmin edilen tutarda fon oluşturamaması durumunda, söz konusu firmanın uzun vadeli yükümlülüklerini yerine getirip getirmeyeceği konusunda da önemli ipuçları vermektedir.

 

            Analizimizde “Yabancı Kaynak / Varlık Toplamı” oranı ile  “Öz Sermaye / Varlık Toplamı” oranını kullanacağız.

 

 

2.1.Yabancı Kaynak / Varlık Toplamı Oranı (Kaldıraç Oranı)

            Kaldıraç oranı, işletme varlıklarının yüzde kaçının yabancı kaynaklarla (borçlarla) finanse edildiğini gösterir. Oranın yüksek olması, firmanın spekülatif (vurgun amaçlı) tarzda finanse edildiği, kredi verenlerin emniyet marjının dar olduğu ve geri ödemede sıkıntıya düşebileceği anlamına gelir.

 

            Bu arada, oranın yüksekliğinin işletmeye sağlayacağı faydalar da vardır. Bu durumda, firma; az bir sermaye ile daha fazla kaynak kullanım imkânını elde edebileceği gibi, faaliyetinden sağladığı kâr oranının yabancı kaynak maliyetini aştığı durumlarda da “finansal kaldıraç”ın (yabancı kaynağın, kullanıldığı alanda sağladığı getirisinin maliyetinden fazla olması) olumlu etkisinden faydalanma imkânını da elde eder.

 

            Batı standartlarında, bu oranın %50’nin üstüne çıkması, tehlike sinyali olarak yorumlanmaktadır. Ancak, GOÜ’lerde, öz sermaye sağlama konusundaki kurumsal güçlükler nedeniyle oranın %50 üstünde oluşunu (aşırı olmamak kaydıyla) normal karşılamak gerekir.

 

 

**Hesaplama ve Yorumlama:

 

1998:                                                                         1999:

22.021.542 + 6.320.866                                            39.075.896 + 8.090.876

-------------------------------- = 0,53                               -------------------------------- = 0,51

53.168.340                                                                                                                                  91.640.708

 

 

            Standartlara göre her iki yılda da çok küçük oranlarda (%3 ve 1) fazlalık mevcuttur. Ancak, GOÜ standartlarında, firmanın durumu iyi seviyededir.

 

            Oran, 99 yılında, önceki yıla göre düşmüştür. Bu, standart orana yaklaşıldığı için olumlu; kaldıraç etkisinin söz konusu çok düşük orana uygulanamamış olması dolayısıyla olumsuz olarak değerlendirilebilir.

 

            Firma, bu hâliyle, kaldıraç etkisinden istifade etmektedir. Ancak, bileşim olarak bakıldığında, kısa vadeli kaynakların fazlalığı dikkat çekmektedir. Bunun uzun vadeli kaynaklar lehine azaltılması, firma açısından daha iyi olacaktır.

 

 

2.2.Öz Sermaye / Varlık Toplamı Oranı:

            Bu oran, firmanın kaynaklarının yüzde kaçının firmanın sahip veya sahiplerince sağlandığını gösterir.

 

            “Öz Sermaye Oranı” olarak da adlandırılan bu oran, özellikle uzun vadeli kredi verenlere firmanın gücünü gösterir. Oranın yüksek oluşu, firmanın uzun vadeli yükümlülüklerini yerine getirememesi sebebiyle malî yönden zor durumlara düşmesi ihtimalinin az olduğunu belirtir.

 

            Bu oranla ilgili değerlendirme kriterleri, “Kaldıraç Oranı”nda söz konusu olan kriterlerin benzeridir. Yani, standart olanı, %50’nin altı iken; ülkemiz gibi GOÜ’ler için üstünde olması, normal karşılanmalıdır.

 

 

**Hesaplama ve Yorumlama:

 

1998:                                                                         1999:

24.825.932                                                                44.473.936

--------------- = 0,47                                                    --------------- = 0,49

53.168.340                                                                                                                                 91.640.708

 

 

            Standart oran, %50 olarak değerlendirildiği takdirde, firmanın olumlu durumda olduğu görülmektedir.

 

            Oranın %2 civarında artarak 99 yılında %49’a çıkması, öz sermayesinin nispeten arttığını göstermektedir. Bu, belki firmanın yabancı kaynak bulmakta zorlandığı anlamına gelebilir. Çok düşük bir oran farklılığı dolayısıyla yapılan bu yoruma ilaveten, diğer taraftan şu ihtimalden de bahsedilebilir. Firma, yükümlülüklerini karşılama açısından sıkıntıya düşmemek için öz kaynaklarıyla finansman yolunu tercih etmiş olabilir.

 

Her hâl ve kârda, firmanın oranlar açısından durumunun olumlu olduğu açıktır.

 

 

 

3.KÂRLILIK DURUMUNUN ANALİZİ

            Firmaların kârlılık durumunun analizinde kullanılan oranlar, iki başlık altında toplanabilir:

·         Yatırıma göre kârlılığı gösteren oranlar,

·         Satışlara göre kârlılığı gösteren oranlar.

 

Bu oranlar, firmanın faaliyetindeki verimliliği ortaya koyarlar.

 

 

3.1.Yatırıma Göre Kârlılığı Gösteren Oranlar:

3.1.1.Net Kâr (Vergiden Sonraki Kâr) / Öz Sermaye Oranı

            Bu oranla, bir firmada elde edilen kârla, o firmaya, firma sahib(ler)i tarafından sağlanan sermaye arasındaki ilişki ortaya konmaktadır.

 

            Bir firmanın “Net Kâr / Öz Sermaye” oranı, “Net Kâr  / Satışlar oranı ile Öz Sermaye Devir Hızının fonksiyonudur. Formüle edelim:

 

Dönem net kârı           Dönem net kârı           Net satış tutarı

---------------------   =    ---------------------    x    --------------------

Öz sermaye               Net satış tutarı            Öz sermaye

 

            “Net kâr / Öz sermaye” oranı, firma sahib(ler)i tarafından sağlanan sermayenin her birimine tekabül eden kâr oranını ortaya koyar.

 

 

**Hesaplama ve Yorumlama:

 

1998:                                                                         1999:

 1.344.947                                                                 3.686.016

--------------- = 0,05                                                    --------------- = 0,08

24.825.932                                                                                                                                 44.473.936

 

 

            98 yılında firma sahipleri tarafından sağlanan 100 birimlik sermaye, 5 birimlik net kâr sağlarken; 99 yılında bu meblağ, 8 birime tekabül etmektedir. Yani, üç birimlik artış mevcuttur.

 

            Firma, bu hâliyle kârını artırmıştır. Yapılan yatırımların getirisi, 98 yılına göre artmış olduğundan, firmanın bu açıdan uygun bir yatırım faaliyeti içinde olduğu söylenebilir. Tabii ki söz konusu getirinin daha fazla olması, firma hakkındaki bu lehte değerlendirmeleri kuvvetlendirecektir.

 

            Ancak, net yorum için, alternatif yatırım imkânlarının ve bunların getirilerinin de dikkate alınması gerekir.

 

 

3.1.2.Dönem Kârı (Vergiden Önceki Kâr) / Öz Sermaye Oranı

            Kârlılık analizinde esasen “vergiden sonraki kâr” dikkate alınmakla birlikte, “vergi öncesi kâr” da dikkate alınarak analiz yapılabilir. Çünkü vergi oranlarındaki değişiklik, vergi sonrası kârı etkilediğinden, firmanın önceki yıla göre kârlılık analizinde yanlış değerlendirme ve yorum yapılabilir. Çünkü vergi, tamamen işletme dışı bir olgudur. Dolayısıyla bunun etkisi soyutlanarak daha sağlıklı değerlendirme yapılabilir. Özellikle ülkemizde, vergi değişikliği çok sık olduğundan, bu yönde analiz, daha faydalı olabilir.

 

 

**Hesaplama ve Yorumlama:

 

1998:                                                                         1999:

 2.991.464                                                                 6.265.294

--------------- = 0,12                                                    --------------- = 0,14

24.825.933                                                                                                                                 44.473.936

 

 

            “Net kâr / Öz sermaye” oranı ile ilgili yukarıda yapılan değerlendirmeler burada da geçerlidir. Ancak, biz konunun diğer bir yönüne dikkat çekeceğiz.

 

            Konuya vergi öncesi ve sonrası kâr açısından bakıldığında, firmalar aleyhine olan bir durumdan bahsedilebilir. Vergi kesintisi, ortalama olarak, elde edilen net kâr kadardır. Bu da firmaları, yatırımda bulunma açısından, caydırıcı nitelik taşımaktadır.

 

            Söz konusu caydırıcı niteliğine rağmen, analizi yapılan firma, yatırım faaliyetine devam ederek kârlılık oranını da artırmış bulunmaktadır.

 

 

3.2.Satışlara Göre Kârlılığı Gösteren Oranlar

3.2.1.Brüt Satış Kârı / Net Satış Tutarı Oranı

            Bu oranın yükselme eğiliminde olması, firmanın lehine yorumlanacak bir gelişmedir. Analizde, firmanın brüt satış kârı oranının değişmesinde hangi faktörlerin geçerli olduğunun belirlenmesi gerekir. Mesela, bu oranın yükselmesi, aşağıdaki sebeplerden kaynaklanabilir:

·         Maliyet sabit kaldığı hâlde satış fiyatlarının yükselmesi,

·         Satış fiyatları değişmediği hâlde maliyetlerin düşmesi,

·         Satış fiyatlarının maliyetlerden daha az artması,

·         Maliyetlerdeki düşüşün satış fiyatlarındaki düşüşten daha hızlı olması,

·         Firmanın satış hacmi bileşiminin değişmesi ile brüt kâr oranları yüksek olan malların, firmanın satış hacmi içindeki paylarının artması,

·         Firmanın muhasebe uygulamalarındaki değişmeler.

 

            Hâliyle, oranın düşme eğiliminde olmasının nedenleri de yukarıda sıralanan sebeplerin tersi şeklinde olacaktır.

 

 

**Hesaplama ve Yorumlama:

 

1998:                                                                         1999:

21.973.373                                                                34.830.649

--------------- = 0,49                                                    --------------- = 0,48

44.654.360                                                                72.969.229

 

 

            Oranlar, firmanın satışlar açısından orta derecede kâr etmekte olduğunu göstermektedir. Ancak bu sadece brüt tutar açısından böyledir.

 

            Yıllar arası değişim ise %1 oranında olmak üzere aleyhte olmuştur. İlaç sektöründe faaliyette bulunan bir firma olarak, ürettiği malı hassas olmakla birlikte, kârlılığının düşmesinin farklı sebepleri de olabilir. Maliyetlerin artması ve istikrar programı çerçevesinde enflasyonun azaltılmasına yönelik olarak fiyat artışlarının az olması dolayısıyla, ilaç fiyatlarının da nispeten fazla artmamış olması, bu sebepler arasında sayılabilir.

 

 

3.2.2.Faaliyet Kârı / Net Satış Tutarı Oranı

            “İş hacmi kârlılığı” olarak da nitelendirilen bu oran, bir firmanın esas faaliyetlerinin ne kadar kârlı olduğunu ortaya koyar.

 

            Bu oranın yüksek olması ve yükselme eğilimi göstermesi, firma açısından lehte bir durumu ifade eder.

 

Bu oranda yıllar itibariyle meydana gelen değişikliklerin sebepleri şunlar olabilir:

·         Satış fiyatlarındaki değişiklik,

·         Satışların maliyeti ve/veya genel yönetim giderleri ile satış giderlerindeki değişiklik,

·         Satışların bileşimindeki değişiklik.

 

 

**Hesaplama ve Yorumlama:

 

1998:                                                                         1999:

 2.913.322                                                                 6.371.228

-------------- = 0,07                                                      --------------- = 0,09

44.654.360                                                                72.969.229

 

 

            Firma, iş hacmi açısından kârlılığını nispeten artırmış görünmektedir. 98 yılına göre %2’lik bir kâr artışı gerçekleşmiştir.

 

            Meydana gelen bu kâr artışı çok yüksek seviyede değildir. Sebepleri arasında yukarıda da bahsettiğimiz gibi, maliyetlerin artmış olması ve bu çerçevede özellikle yönetim giderlerinin artmış olması belirtilebilir. Aynı şekilde, satış fiyatlarında çok fazla artış olmadığı sonucuna ulaşmak da mümkündür.

 

 

 

GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:

            Bir firma, finansal açıdan analiz edilirken, sadece iç değişkenlerden hareketle yapılacak yorumlar eksik kalacaktır. Bundan dolayı, söz konusu analizde, dış faktörlerin mutlaka dikkate alınması gerekir. Bu, daha sağlıklı değerlendirmelere ve sonuçlara ulaşılmasına imkân sağlar.

 

            Bu çerçevede, MBE İlaç Sanayii ve Ticaret A.Ş. ile ilgili analizde, firmanın malî tablolarından hareketle yapılan değerlendirmelere, yani mikro yorumlara ilaveten; genel ekonomik durumun da dikkate alınarak, yani makro açıdan yorumlarda da bulunularak analiz, daha sağlıklı hâle getirilmiş olacaktır.

 

            1998 yılında Uzak Doğu’dan başlayarak Rusya’ya sıçrayan ve daha sonra tüm dünyayı etkisi altına alan “küresel kriz”den, Türkiye de; ülke ve firmalar olarak olumsuz yönde etkilenmiş bulunmaktadır. Söz konusu olumsuzluklardan bir kısmı şu şekilde sıralanabilir:

·         Ödemeler dengesinde ciddi oranlarda açıklar oluşmuştur.

·         Bu çerçevede, ihracat-ithalât bileşiminde olumsuzluklar mevcuttur.

·         Finansal piyasalarda olumsuz gelişmeler meydana gelmiştir ve bunun sebep olduğu tedirginlik hâlen devam etmektedir.

·         Sınaî alanda olumsuzluklar mevcuttur. Talepteki azalmaya bağlı olarak üretimde düşüş olmuş ve finansal kriz dolayısıyla çok sayıda şirkette faaliyet durdurma kararı alınmıştır.

 

            Bu olumsuzlukların giderilmesi amacıyla üç yıllık istikrar programı uygulamasına geçilmiştir. Hâlen uygulanmasına devam edilen bu programın başarısına yönelik, net bir fikir beyan etmek kolay değildir. Ancak, hedeflerin bir kısmında, enflasyon oranı ve döviz kuru gibi, nispî başarıların elde edildiği (Kasım sonu ve Aralık 2000 başındaki “Likidite Krizi”nde yaşananlar hariç) belirtilebilir.

 

Bu değerlendirmeler ışığında, firma analizi ile ilgili nihaî yorumumuza geçebiliriz:

 

            Firma, likidite durumu açısından yeterli seviyededir. Yıllar arası kıyaslama bakımından küçük miktarda olumsuz değişmeye rağmen, riskli hâlde değildir. Dolayısıyla, firmanın kısa vadeli borçlarını ödeme gücüne sahip olduğu ve işletme sermayesinin yeterli seviyede olduğu söylenebilir.

 

            Firma, uygun bir malî yapıya da sahiptir. Oranlar açısından şunlar söylenebilir: Firma, ortalama olarak %50 oranında öz kaynaklarla, %50 oranında yabancı kaynaklarla finansman yolunu tercih etmektedir. Bu hâliyle finansal kaldıracın olumlu etkisinden faydalanmaktadır. Söylenebilecek tek olumsuz durum, yabancı kaynaklar içinde kısa vadeli borçların daha fazla oluşudur. Gerçi, firmanın likidite açısından sıkıntısı yoktur ancak, yine de uzun vadeli borçların fazlalığı, lehte bir durumun ifadesi olacaktır. Tabii ki bunları ödeme konusunda sıkıntısı olmaması şartıyla... Çünkü bu değişiklik olmadan önce, yani mevcut hâliyle firma, uzun vadeli borçlarını ödeme konusunda herhangi bir sıkıntıya sahip değildir.

 

            Kârlılık açısından analiz edildiğinde, firmanın satışlarının orta düzeyde olduğu belirtilebilir. Bu sonuca, “Brüt satış tutarı” ve “Faaliyet kârı” açılarından varılmaktadır. Kârlılığın bu açıdan çok iyi seviyede olmamasının sebebi olarak; maliyetlerde artışlar olması, fakat bunların fiyatlara net olarak yansıtılamamış olması belirtilebilir. Bunda, uygulanan istikrar programı amaçlarından biri olan “enflasyonun düşürülmesi”nin payı vardır. Aslında, hassas bir mal olan ve dolayısıyla fiyat esnekliği düşük olan bir mal olarak “ilaç” üretiminde bulunan firmanın ,teorik olarak, daha yüksek meblağlarda kâr etmesi gerekirdi. Ancak, bahsettiğimiz aleyhte etkiler dolayısıyla bunun mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

 

            Yatırım kârlılığı açısından bakıldığında durum yine aynıdır. Yıldan yıla oransal olarak ufak artışlar olmakla birlikte kârlılık düzeyi yüksek değildir. Ayrıca burada dikkati çeken diğer bir konu da vergidir. Oranlar incelendiğinde, verginin net kâr kadar bir meblağa denk olduğu görülmektedir ki bu durum, firmaların yatırım açısından pek de özendirici uygulamalarla karşı karşıya olmadıklarının bir ifadesidir.

 

            Buraya kadar bahsedilen makro ekonomik olumsuzluklar ve firma ile ilgili bazı eksikliklere rağmen, sonuç olarak şu söylenebilir: “MBE İlaç Sanayii ve Ticaret A.Ş.”, malî tablolarından hareketle yapılan finansal analize göre; likidite, malî yapı ve “yatırım ve satış” yönleriyle olmak üzere kârlılık açılarından, genel anlamda, iyi seviyededir.

 

            Bu çalışma, finansal yönetim faaliyetinin sadece oransal analizlerle ilgili kısmıyla sınırlı olduğundan, ulaşılan sonuçlar her açıdan yeterli olmayabilir. Daha çerçeveli ve sağlıklı sonuçlara ulaşabilmek, şüphesiz, geniş kapsamlı bir çalışma ile mümkün olabilecektir. Ancak, mevcut hâliyle ve metot açısından sınırlı olan bu analizle ulaşılan sonuçlar da firma ile ilgili genel bir değerlendirme yapılmasına imkân sağlayıcı niteliktedir.

 

 

Mehmet Behzat Ekinci,

İstanbul, İktisat, Doktora

mbekinci@akademiktisat.net

http://www.akademiktisat.net

 

 

 

BİBLİYOGRAFYA

MBE İlaç Sanayii ve Ticaret A.Ş.,   1999 Yılı Çalışma Raporu.

 

Akgüç, Öztin.   Finansal Yönetim, Muhasebe Enstitüsü Yayını, No:65, İstanbul: Avcıol Basım-Yayın, 7.Baskı, Mart 1998.

 

Kolb, Robert W., Ricardo J. Rodriguez, Adam E Carlin.   Finansal Yönetim, (Çev.:A.İhsan Karacan), Sermaye Piyasası Kurulu Yayını, No:36, İstanbul, Ağustos 1996.

 

Seyidoğlu, Halil.   Ekonomik Terimler – Ansiklopedik Sözlük, İstanbul: Güzem Yayınları, No:4, 1992.

 

 

 

Sayfa Başı